Sayfalar

3 Eylül 2013 Salı

SAĞLIKCI ARKADAŞLARIN DİKKATİNE...


Kasım ayındaki kadrolu atamadan önce sözleşmeli atama olması için eylül veya ekim aylarında olması için sağlık bakanlığına istek yapalım özel hastaneler doldu atama istiyoruz bu adrese istek yapalım lütfen http://bilgiedinme.saglik.gov.tr/

31 Ocak 2013 Perşembe

AFRİKA'DA BAŞ AĞRISI TEDAVİSİ GÜLMEYİN BELKİ İŞE YARIYODUR

AFRİKA'DA BAŞ AĞRISI TEDAVİSİ GÜLMEYİN BELKİ İŞE YARIYODUR...)

Yozgat'ta Akıllara Zarar Sağlık Skandalı

 Doğum yapan kadının kanamasını elektirikli ısıtıcı ile ısıtalım derken yaktılar.

Yozgat'ta özel hastanede sezaryenle doğum yapan ve kanaması durması için elektrikli ısıtıcıyla sıcak tutulmak istenirken 2 bacağı yandığı iddia edilen kadın, sevk edildiği üniversite hastanesinde 74 gündür sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybetti.

Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Köseli beldesinde oturan Zeynep Sağlam
(21), 1 Kasım 2012 tarihinde eşi Ercan Sağlam ile hamilelik döneminde sürekli gittiği Yozgat'taki özel bir hastaneye geldi.

HASTANEDEN 3. DERECE YANIKLARLA AYRILDI

Burada 3 Kasım 2012'de sezaryenle Mehmet Baran adını verdikleri bebek dünyaya getiren Zeynep Sağlam'ın kanamasını durdurmak için önce rahmi alındı, ardından elektrikli ısıtıcıyla vücut ısısı dengede tutulmaya çalışıldı.

Bu sırada bacaklarında 3. derece yanık oluştuğu iddia edilen Sağlam, ambulansla Kayseri'deki Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi.

Yoğun Bakım Ünitesi'nde yanık, hipotansiyon, zatürre, akut böbrek yetmezliği ve solunum yetmezliği tedavisi gören Zeynep Sağlam, 74 gün sürdürebildiği yaşam mücadelesini kaydetti.

Zeynep Sağlam'ın kayınbabası Köseli Belediye Başkanı Mehmet Sağlam, AA muhabirine, oğlu Ercan Sağlam'ın daha kaliteli sağlık hizmeti alacaklarını düşünerek eşinin özel hastanede doğum yapmasını sağladığını söyledi.

BACAĞI KESİLSE YAŞABİLİRDİ

Doğumun ardından kanaması durmayan gelininin rahminin de alındığını, ardından Kayseri'ye sevk edildiğini anlatan Sağlam, şunları kaydetti:

"Kayseri'deki doktorlar, gelinimin bacaklarında 3. derece yanık olduğunu söyleyince şaşırdık, şok olduk. Hasta kabul edilirken düzenlenen rapora, 'hasta teslim alındığında sol bacağı tamamen, sağ bacağında da yaklaşık 10 santim boyunda yanık olduğu görüldü. Getiren sağlık görevlilerine sorulduğunda ısıtıcıya bağlı olduğu belirtildi' yazılmış. İnsan ölebilir, herkesin başına gelebilir. Doğumdan sonra yanık kangrene çevirdi. Bacağını keseceklerdi, kestirmedik.

'Gençtir' dedik, keşke kestirseydik. Bir hastada bu kadar yanık nasıl meydana geldi- Benim çocuğum doğumdan ölmedi, yanıktan öldü. Biz yandık, başkalarının canı yanmasın. Torunum annesini ememedi. Gelinim daha 20 yaşındaydı."

EŞİNİN ANNESİ DE DOĞUM SIRASINDA ÖLMÜŞ

-Baba Ercan Sağlam da doğumu sırasında annesini kaybetmiş-

Zeynep Sağlam'ın eşi Ercan Sağlam (22) ise kendisinin doğumu sırasında annesinin öldüğünü, oğlunun da benzer kaderi paylaştığını söyledi.

Yaklaşık 15 ay önce evlendiği eşini Kayseri'deki tedavisi boyunca hiç yalnız bırakmadığını ve çektiği acıya şahit olduğunu anlatan Sağlam, şöyle konuştu:

"Eşimin sağ bacağındaki yanık, topuk kemiğine kadar ulaşmış. Ona bir çare bulamadılar. Ayağının kesilebileceğini söylediler. Eşimde kanamaya bağlı böbrek yetmezliği de baş gösterdi. 8-10 gün diyalize girdi. Vefat ettiği güne kadar da diyalize girdi. Benim canım yandı, başkalarının canı yanmasın. Eşim madem ki, bu kadar tehlikeli bir ameliyat geçirecekti neden daha büyük hastaneler önerilmedi- 3 ay Kayseri'de kaldım. Eşimin çektiğini bir ben bilirim bir de Allah bilir. 45 gün yoğun bakımda bitkisel hayatta kaldı. Bebeğini sadece bir kere gördü. Çocuğum annesini hiç emmedi."

Eşinin ölümünde ihmali bulunduğunu iddia ettiği kişilerden kanun önünde hesap soracağını vurgulayan Sağlam, "Eşimin ölümüyle ilgili Yozgat Cumhuriyet Savcılığına suç duyurunda bulunduk. Hakkımızı hukuki yönden de arıyoruz. Bunun yanında İl Sağlık Müdürlüğü de soruşturma yürütüyor" dedi.

HASTANE HAKKINDA İNCELEME BAŞLATILDI

Özel hastane yetkilileri ise Zeynep Sağlam'ın doğumu sırasında beklenmeyen sağlık sorunları çıktığını, hastanın genel durumu bozulduğu için 3 doktor gözetiminde acil tıp teknisyeniyle birlikte üniversite hastanesine gönderildiğini kaydettiler.

Zeynep Sağlam'ın ameliyat sırasında düşen vücut ısısını yüksek tutmak için elektrikli ısıtıcı kullanıldığını doğrulayan yetkililer, Başhekimlik ve İl Sağlık Müdürlüğü'nce inceleme başlatıldığını ifade ettiler.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nden alınan rapora göre bacaklarındaki yanıklarla müracaat eden Zeynep Sağlam'a 74 günlük tedavi süresince "hipotansiyon, zatürre, akut böbrek yetmezliği ve solunum yetmezliği" tedavisi uygunladığı belirtildi.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nden Zeynep Sağlam ile ilgili verilen ölüm belgesinde, "ölümün şekline bulaşıcı olmayan hastalık (doğal ölüm), ölümün yaralanma sonucu gerçekleşmediği ve otopsi yapılmadığı" ifadeleri yer aldı.

Öte yandan, Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı'nca olayla ilgili soruşturma başlatıldığı belirtildi.

YGS'ye gircek adaylara 26 altın öğüt!


Milyonlarca gencin geleceğini belirlemek üzere girecekleri ilk sınav olan YGS (Yükseköğretim Geçiş Sınavı) sayılı günler kaldı. Adaylar uzun ve sıkı bir çalışma temposundan sonra bilgi ve birikimlerini belli bir süre içerisinde kendilerine verilen soru kitapçıkları üzerinden cevap anahtarlarına aktaracaklar.

Aman dikkat!...Sınava çok iyi hazırlanmış olabilirsiniz, karşınıza çıkabilecek her türlü soru karşısında tereddütsüz doğru cevabı vereceğinize yönelik kendinizden emin olabilirsiniz.

Ancak, sizden bağımsız oluşabilecek dış etkenler ve ihmal ettiğiniz bazı şeyler herşeyin kötü girmesine sebep olabilir.

Uzmanlar, YGS öncesinde ve YGS esnasında dikkat edilmesi gerekenleri sizler için 26 başlık altında topladı...

YGS öncesinde ve YGS esnasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar

• Sınava 1 - 2 gün kaldığında artık ders çalışmayı bırakmalı ve psikolojik olarak sınava hazırlanmalısınız. Psikolojik olarak hassas olduğunuz sınav öncesinde özellikle zor bir konuya çalışmanız kafanızın iyice karışmasına ve moralinizin bozulmasına sebep olabilir.

• Sınavdan önce sakatlanmayla sonuçlanabilecek bazı sportif aktivitelerden, özellikle futbol ve basketbol maçlarından uzak durmalısınız.

• Sizi sinirlendirecek ve moralinizi bozacak olaylardan uzak durmanız çok önemlidir.

• Sınavı bir ölüm - kalım meselesi gibi gören aşırı panik arkadaşlarınızın tesirinde kalmamalısınız. Psikolojinizi olumsuz etkileyen bu arkadaşlarınızın yerine, pozitif enerji aldığınız kişilerle vakit geçirmeniz sizi dinlendirecektir.

• Sınav akşamı belgelerinizi mutlaka hazırlamalısınız.

• Sınava gireceğiniz binayı ve salonu önceden görmelisiniz.

• Sınavın başlamasına en az bir saat kala sınavın yapılacağı binada olmalısınız. Eğer büyük şehirde yaşıyorsanız trafik faktörü de düşünülmeli. Bazı evhamlı öğrenciler sınavdan yaklaşık 2 saat önce sınav yerinde hazır bulunurlar ki, bu durum onların stresini arttırmaktan başka bir işe yaramaz.

• Sınavdan önceki gece çok erken uyumaya çalışmamalısınız. Daha önceki zamanlarda olduğu gibi normal yatış saatinde uyumaya özen gösterin. Erkenden uyumaya çalışmanız, sınav heyecanıyla birleşince uykunuzun iyice kaçmasına sebep olabilir.

• Sınav öncesinde hafif bir akşam yemeği yemeğiniz ve sınav sabahında da iyi bir kahvaltı yapmanız çok önemlidir. Fakat bu kahvaltı midenizi bozacak şekilde olmamalı. Bazı aileler sınav sabahı "çocuğumun zihni açılsın" diye öğrenciye ziyafet formatında kahvaltı yaptırır. Hâlbuki bu tarz bir kahvaltı midenizi bozabileceği gibi kaygı düzeyinizin de iyice artmasına sebep olacaktır.

• Sınavda rahat edebileceğiniz bir kıyafeti tercih edin.

• Çok özel bir probleminiz yoksa sınava ailenizle birlikte gitmemeniz daha mantıklı olacaktır. Her ne kadar aileler psikolojik destek amacıyla çocuklarıyla birlikte sınav yerine gitseler de, aslında bu durum öğrencinin sınav heyecanını iyice tetiklemekten başka bir şeye yaramamaktadır. Fakat ailenizin sizinle birlikte sınav yerine gelmesi sizde bir baskı oluşturmadığı gibi sizi rahatlatıyorsa, bu durumda ailenizin sizinle birlikte gelmesinin elbette ki bir sakıncası olmayacaktır.

SINAV ESNASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAZI HUSUSLAR

• Sınavın ilk 15 dakikasında heyecanlanmanız normaldir. Bunun bir zaaf olmadığını ve hemen herkesin az ya da çok bu heyecanı yaşadığını bilmeniz sizi rahatlatacaktır.

• Sınavın hemen öncesinde sanki bütün bildiklerinizi unutmuş gibi bir düşünceye kapılabilirsiniz. Bu durum karşısında telaşa kapılmayın. Bunun gerçek olmadığını ve o an ki sınav psikolojisinden kaynaklandığını bilmelisiniz.

• Sınav esnasında sadece kendi yaptıklarınızla ilgilenmeli ve etrafınızdakilerin ne yaptıkları ile ilgilenmemelisiniz.

• En iddialı olduğunuz testle sınava başlayın. En zayıf olduğunuz testi de en sona bırakmalısınız. Sınava zorlandığınız testle başlamanız size zaman kaybettireceği için diğer soruları yetiştirememenize sebep olabilir.

• Üniversite sınavında % 20 oranında zor ve %10 oranında da çok zor sorulmaktadır. Bunlar öğrenciler için "fren sorularıdır". Fren soruları testin hemen ilk sayfasında karşınıza çıkabileceği gibi son kısımdaki sorulara da denk gelebilir. Dolayısıyla henüz ilk sorularda zorlanınca asla motivasyonunuzu kaybetmemeli ve fazla oyalanmadan sonraki sorulara geçmelisiniz.

• Hakkında hiçbir bilginizin olmadığı soruları boş bırakınız. Çünkü 4 yanlış cevabınız bir doğruyu götürecektir.

• Eğer bir soruyu yanıtlarken belirli bir süre geçtiği halde çözüme ulaşamadıysanız, o soruyla boğuşarak zamanınızı boşa harcamayınız.

• Bir testte en fazla üç sorunun doğru cevabı peş peşe aynı şıkta olabilir. Eğer dört veya daha fazla cevabınız peş peşe aynı seçenekte toplanmışsa (mesela dördü de A şıkkıysa) çözdüğünüz sorulardan birinin veya birkaçının yanlış olduğunu bilmelisiniz.

• Çok iyi bir nedeniniz olmadıkça, doğru olduğundan emin olarak işaretlediğiniz bir seçeneği değiştirmeyiniz.

• Sınav esnasında çok sık aralıklarla saate bakmamalısınız. Bu sizi iyice telaşlandırabilir.

• Soruları çok dikkatli okuyup, anladıktan sonra cevaplayınız. Sorulara kendinizden yorum katmayınız. Soruyu hazırlayan kişi gibi düşünmeye çalışınız.

• Sınav esnasında sadece sınava odaklanmalı ve sınav sonrasını düşünmemelisiniz. Dikkatinizi dağıtacak hayallere ve endişelere kapılmamalısınız.

• Eğer sınavdan koptuğunuzu fark ederseniz birkaç saniye zihninizi dinlenmeye ihtiyacı vardır demektir. Kaleminizi bırakın, gözlerinizi kapatın, alnınızı ve şakaklarınızı ovarak veya sizi rahatlatacak başka bir dinlenme egzersizi yaparak 10-15 saniye gibi bir süreyi bu amaçla kullanınız. Dinlendiğiniz bu süreyi kayıp olarak düşünmeyin.

• Cevaplarınızı gruplar halinde ( sayfa - sayfa) kodlayınız. Bu durum size zaman kazandıracağı gibi "kaydırma" riskinizi de azaltacaktır. Kodlamayı en sona bırakmanızın çok riskli olduğunu unutmamalısınız.

YGS- LYS Sürecinde Verimli Çalışma Yöntemleri

 YGS- LYS Sürecinde Verimli Çalışma Yöntemleri

Ders Çalışma kavramı cok genıs bır kavramdır .Ders calısrken bazı yontemleri bılmek gerekır bu yontemleri bilmenin başarıyı daima düşürdüğü bilinmektedir.
Bu Yontemler Kısaca :

1. Ders calısma alıskanlıklarını tanımak.
2: Çalışma davranışını etkıleyen cevresel olayları kontorl altına alabılmek
3: Etkin ve Süratli okuma yontemi
4: Derste Not Tutma Ve OgreTmeni DinLeme yontemi
5: Etkin okuma ve tekrar yöntemlerınden yararlanılarak sınava hazırlık
6: Etkin çalışma yontemlerıyle zaman kazanmak
7: Genel Tekrar.

Çalışma Alışkanlıklarını Tanımak
1. verimli calışmanın ilk adımı her zaman iyi planlamaktır.Planlama Yaparken ders Dışı ugraşlar da programa koyulmalıdır.
2. Ertesi gunkı her dersi programa koymalıdır. İki Zihinsel Ders Arasında ( örn.: matematik ve tarih ) bir pratik ders calısmak ( Örnek: resim) aynı şekilde özellikle öğrenılecek dersleri Daha Erken Saatlerde yapmaktır.
3.Haftalık Çalışma Programı Yapılmalıdır

Çalışma İsteğini ARttırmak Ve Uyarı Kontrolu Geliştirme Yöntemi :

İstekililik ders calısma davranısımız ustunde etkı yapan en olumlu etkendır. Çalışma Bilmeyen Bir öğrenci bunu bıtmesı gereken bir yük olarak görür. Yük Olarak Kabul edilen gorevde isteklilik yoktur. Planlı ve programlı olmayan Bir Öğrenci, Çalışmaya hiçbir Zaman zamanında baslayamaz ve tabii zamanında bitiremez.

ÇALIŞMA PROGRAMINDA İZLENMESİ EGREKEN ÖNEMLİ NOKTALAR ŞÖYLE OLMALIDIR:
1. Her Ders için çalışma yukumlu oldugunbuz kısmı hesaplayın ve iyi not almak için çalışın.
2. Size en zor gelen Dersi uyarıcı kontrolu için secin ve bu ders için her gün belirli süre ayırın.
3.Çalışmanız için Belli Bir YEr Ayrırın ve mumkun oldugu olcude bu yeri ders calısma dısındakı işler için kullanmayın..Bu yerin fazla rahat olmamasına dikkat edin.Bu çok Önemlidir.
4.Çalışacagınız DErs miktari konusunda bazı kurallar koyun.Bu iki Türlü Olabilir:
a. Bir Oturumda kac dakıka calısacagınız
b. Bir oturumda cıkarılacak calısma ürünü
5.Çalışmanıza ket vurucu dusunceler oldugunda , çalışmayı yerinden ayrılın. Ancak ayrılmadan dersınızın kucuk bır bolumunu bıtırlmelısınız.
6.Çalışmalarınızda Acele etmeyin. Yoksa Başarısızlıga ugrar, vazgecebılırısnız. Unutmayın , Hedefleri Alçak Tutmak programdan Vaz gecmekten daha yararlıdır
7.Çalışma Ortamınızı mumkun oldugunca Dİkkat DAgıtıcı Şeylerden temizleyin

HIZLI VE VERİMLİ OKUMA YÖNTEMİ
Çalışmada en önemli olan okumulanın anlaşılması ve öğrenilmesidir. Bu beş aşamada Gerçekleşir:

a. Göz gezdirme. Bütün halinde bastan sonra goz gezdırme
b. Sorma(kendi kendine bölümdeki başlık ve alt başlıkları cıkararak)
c. Okuma Ve işaretleme
d. Anlatma
e. Tekrarlama

DERSTE NOT TUTMA VE ÖĞRETMENİ TANIMA YÖNTEMİ
Derste iyi not tutmak Sınav sonuclarını Fazlasıyla etkiler. Elinin altında duzenlı notları olan ogrencı yarı yarıya basarılı olmustur demektir. Düzenli not tutarken sunlara dıkkat edilmeli :

a. Not tutarken baslık ve alt baslıklar kullanılmalıdır.
b. İlaveler ıcın arada bos yer bırakılmaldır.
c. Dersten cıkar cıkmaz tutulan notlar gozden gecırılmelıdır. Anlaşılmayan yerler ısaretlenmelı Gelecek DErste öğretmene SorulmalıdıR.

En başarılı sigara bırakma yöntemleri

En başarılı sigara bırakma yöntemleri




Son yıllarda sigaraya karşı başlatılan kampanyalar olumlu sonuçlar verse bile, pek çok insan o sihirli ama zararlı dumandan kopmakta zorlanıyor. İşte, sigara bağımlıları için kurtarıcı rehber!
Önce kapalı mekanlarda sigara yasaklandı, arkasından Sağlık Bakanlığı sigaraya savaş açtı. Devlet, sigarayı bırakmak isteyenlere hizmet verecek, sigarayı bırakma poliklinikleri açtı. Sigaranın zararları anlatılmaya devam ediliyor. Açıklanan rakamlara göre 2 milyon 200 bin kişi sigarayı bıraktı! İşte, tiryakileri bu illetten kurtaracak en popüler sigara bırakma yöntemleri...

AKUPUNKTUR

Akupunktur tedavisine gitmeden önce en az 12 saat sigara içmemek gerekiyor. Genellikle iki ya da üç seans uygulama gerekiyor.
Bağımlılık düzeyi yüksek olanlar için üç seans şart. Seans aralarına 2-3 gün süre konuyor. Tedavi ücreti 200- 250 TL'den başlıyor. İddia edilen başarı oranı yüzde 90.

HİPNOZ YÖNTEMİ

Hipnoz yönteminde sigara bağımlılığı, bilinçaltına yerleşmiş ve bu nedenle otomatikleşmiş güçlü bir bağımlılık olarak tarif ediliyor. Sık tekrarlanan (yaklaşık 21 kez) her düşünce veya davranış bilinçaltına geçerek kaydediliyor ve alışkanlık haline geliyor. Bu anlamda hipnozun sigarayı bırakma konusunda etkili bir yöntem olduğunun altı çiziliyor.
Hipnozla, sigara içmeye neden olan alışkanlığın kökleri, bilinçaltından siliniyor. Bu yöntemi uygulayanlar, beş seans sıkılmadan, sinirlenmeden sigarayı bırakabildiklerini söylüyor. Seans fiyatı 150 liradan başlıyor. Yüzde 90 başarılı.




ALLAN CARR

Günde beş paket sigara içen Allan Carr tarafından geliştirilmiş bir yöntem! Bir günde altı saatlik bir psikoterapi seansından oluşuyor. Seans sırasında aralarda sigara içebiliyorsunuz ama üçüncü aşamada, son sigaranızı içeceğiniz söyleniyor. Üç ay içinde sigarayı bırakamadıysanız ücreti iade ediyorlar.

171 BIRAKMA HATTI

Devlet tarafından desteklenen bu hatta, bulunduğunuz bölgede bir polikliniğe yönlendiriliyorsunuz. Tetkikleriniz ücretsiz yapılıyor fakat verilen ilacı eczaneden ücret karşılığı alıyorsunuz. (Yeni Aktüel)

TEK SEANSLIK BIOREZONANS
Biorezonans yönteminde, 45 dakikalık tek seans yapılıyor. Her zaman içtiğiniz iki sigarayı merkezde içiyorsunuz. Bu sigaralardaki frekans izleri saptanıyor ve bu izler vücudunuzdan temizleniyor. Seans sonunda sigara içme arzusunda azalma görüldüğü söyleniyor.

BOL SU VE SIK DUŞ
Acı, ağrı veya olumsuz bir his hissedilmiyor. Kişi seans boyunca sigaradan alınarak değiştirilen elektromanyetik titreşimlere tabi tutuluyor. Seansın ardından bol su içilmesi ve sık duş alınması tavsiye ediliyor. Bu yöntemin ücreti 300 TL'den başlıyor. Başarı oranı ise yüzde 82-92 civarında.



BAĞIMLILIK TESTİ
Uyandıktan ne kadar sonra ilk sigaranızı yakıyorsunuz?
5 dakikadan daha az: 3 6 ile 30 dakika arasında: 2 31 ile 60 dakika arasında: 1 1 saatten fazla: 0
Yasak bölgelerde sigara içmemekte zorlanıyor musunuz?
Evet: 1 Hayır: 0
Kaçıncı sigarayı daha zevkle içiyorsunuz?
Birinciyi: 1 Diğerlerini: 0
Günde kaç sigara içiyorsunuz? En az 10 tane: 0 11-20 arası: 1 21-30 arası: 2 31'den fazla: 3
Uyandıktan sonra ilk bir saat içinde tüm günde içtiklerinizden daha sık aralıklarla mı sigara içiyorsunuz?
Evet: 1 Hayır: 0
Sizi yatağa bağlayan bir hastalığınız olduğunda da sigara içiyor musunuz?
Evet: 1 Hayır: 0
SONUÇ: Skorunuz 0-2 arasındaysa bağımlı değilsiniz, 3-4 arasındaysa hafif, 5-6 arası orta, 7-8 arası bağımlı, 9-10 çok bağımlısınız.

Kurum İçi Naklen Atama Kura Sonuçları (2013 Ocak Dönemi)


ATANALAR LİSTESİ liste için tıklayın

Memuru Huzursuz Edecek Düzenleme


 Hükümet kararını verdi, kamuda çalışma hayatı değişiyor.

Hükümet kamuda çalışma hayatını sil baştan değiştirmek için
harekete geçti. İlk olarak, kurumlar arasındaki ücret dengesizliği giderilecek. Part-time, evden çalışma, kiralık işçi gibi uygulamalar kamu personeli açısından da uygulanabilecek. Kamuya performans kriteri geliyor. Kıdemli personelin ise az gelişmiş illere gönderilmesi sözkonusu..

Akşam Gazetesi yazarı Cem Kılıç'ın yazısında Geçtiğimiz hafta sonu Abant'ta toplanan çalıştayda devlet personel rejimine yön verecek konular ele alındığı belirtildi. Devlet Personel Başkanlığı'nın ev sahipliğinde yapılan toplantıda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kamu personeline ilişkin yürürlükte bulunan kanun ve ikincil mevzuatın günün ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu, bu nedenle yeni düzenlemelerin yapılacağını söyledi.

Çalışma Bakanı'nın bu tespitleri önemli. Aynı zamanda söyledikleriyle, önümüzdeki süreçte kamu personel rejiminin bir değişime uğrayacağı da muhakkak. Gerçi düzenlenen çalıştayda, her ne kadar "2023 vizyonu" öne çıkarılsa da, kamu personeline yönelik düzenlemelerin 2013 yılı içerisinde başlayacağı da bir gerçek. 2013 yılında kamu personel rejiminin değişeceğine dair ipuçlarına aslında Çalışma Bakanlığı'nın bu seneki bütçe sunumundan ulaşabiliyoruz. Buna göre;

Devlet Personel Başkanlığı tarafından 2013 yılı içerisinde, ilk olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu yerine yeni bir kamu personel mevzuatı çalışmalarına başlanacak. Nitekim Abant'ta düzenlenen bu çalıştay bir anlamda bu çalışmaların başlangıcı olarak görülmeli. Çünkü memur konfederasyonlarının davet edilmesi ve ortak toplantılar düzenlenmiş olması bu işin bir göstergesi.

İkinci olarak, kamu kurumları arasındaki ücret dengesizliğini gidermeye paralel bir şekilde, 2013 ve 2014 yılları içerisinde kamu çalışanlarının ülke genelinde dengeli dağılımını sağlamaya yönelik tedbirler hayata geçirilecek. Bu sene ve gelecek sene yapılacak kamu personel atamalarında, özellikle ihtiyaç duyulan Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerindeki atamalara öncelik verilmesi gündemde. Diğer yandan halen görevi başında bulunan personelin tayin yoluyla yerlerinin değiştirilmesine ilişkin bir çalışma yok. Ancak ihtiyaç duyulması halinde bu personellerin de görev yerlerinin değişebileceği konuyla ilgili bürokratlar tarafından ifade edilmekte.

KAMUDA DA 'ESNEKLİK' OLABİLİR

Bütçe sunumunda dikkati çeken ve pilot uygulamasına 2013 ve 2014 yıllarında başlanacak bir başka uygulama da esnek çalışma sistemleriyle ilgili. Planlanan şekliyle; kamu personel yönetiminde esnek çalışma sistemine ilişkin usul ve esaslar, iş güvencesi esas alınarak belirlenecek. Esnek çalışma modelleri İş Kanunu çerçevesinde tartışılır ve çalışanların büyük tepkisini çekerken, kamu personeli açısından da bu uygulamaya geçileceğinin sinyalinin verilmesi oldukça ilginç. Part-time, evden çalışma, çağrı üzerine çalışma, kiralık işçi gibi uygulamaların kamuda da uygulanabileceği gerçeği ile karşı karşıyayız.

İŞ GÜVENCESİ OLACAK

Ancak özellikle vurgulanan husus bu çalışma şekillerine geçilirken iş güvencesinin daima göz önünde bulundurulacak olması. Kamu personeli yapılacak düzenlemeyle, esnek çalışma şekillerine tabi olsa bile, şimdi olduğu gibi iş güvenceleri olacak, özel sektörde sık sık yaşanan işten çıkarmalar bu çalışanlar için söz konusu olmayacak.

PERFORMANSA GÖRE ÜCRET TARTIŞILIYOR

Çalışma Bakanlığı'nın bütçe sunumundaki ifadesine göre; çalışma hayatında başarılı olanlarla başarısızları ayırmak için 'performans değerlendirme kılavuzu' hazırlanacak. Bu kılavuzlar 2013 yılı içerisinde kamu kurumlarının yararlanması amacıyla idarelere gönderilecek. Bu uygulamayla özel sektör işyerlerinde sıklıkla kullanılan performans kriterinin kamu personeli açısından da hayata geçeceğini söyleyebiliriz. Ancak performans ölçümü neye göre yapılacak ve statü hukuku içerisinde kimin bu değerlendirmeleri yapacağı konusu oldukça karmaşık. Bu konuda yapılacak düzenlemelere özellikle çalışanların tepki vereceğini söylemek yanlış olmaz. Ayrıca performans sonuçlarına göre ücret tespiti de gündeme gelebilir. Bu noktada da kamu işyerlerinde subjektif, yanlı değerlendirmelerin olabileceği ve sırf bu nedenle ücret adaletsizliğinin artabileceği de göz ardı edilmemeli.

VATANDAŞLAR ÇALIŞANI BİLECEK

Yine 2013 yılı içerisinde devreye sokulacak bir başka değişiklik de vatandaşların çalışanlar hakkında bilgilendirilmesiyle ilgili. Yapılacak düzenlemeyle, Devlet Teşkilatı Bilgi Bankası oluşturulacak ve e-devlet yoluyla vatandaşlara bilgi verilecek.

PERFORMANS KRİTERİ TEDİRGİN EDEBİLİR

2013'te planlanan bir başka değişiklik de kamu çalışanlarını tedirgin edecek. Bakanlık, sosyo - ekonomik açıdan daha az gelişmiş bölgelerde nitelikli hizmet sunumu için deneyimli çalışanların bu bölgelerde istihdamına önem ve öncelik verileceğini açıkladı. Bir bakıma büyük şehirlerde görev yapan kıdemli ve nitelikli personelin az gelişmiş il ve ilçelere gönderilmesi söz konusu olabilecek.

SÖZLEŞMELİ PERSONEL KAVRAMI KALKIYOR

Geçtiğimiz hafta sonu Abant'ta yapılan "Kamu Personel Sisteminin Sorunları, Çözüm Önerileri ve 2023 Vizyonu Çalıştayı"na çok sayıda memur konfederasyonu temsilcisi de katıldı. Bakanlık ve sosyal taraf temsilcileri bir araya gelerek yeni personel sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda çalışmalar yaptılar. Çalıştayda genel olarak altı başlık masaya yatırıldı. Bu başlıklar; kamu kurumlarının yeniden yapılandırılmasından, personelin mali haklarına kadar geniş bir yelpaze içinde ele alındı. Öne çıkan konular arasında, kamu kesiminde farklı statülerin kaldırılması, özlük haklarının eşitlenmesi var. Sadece memur ve işçi olmak üzere iki statü belirlenmesi genel olarak kabul görmüş durumda. Aynı zamanda sözleşmeli personel konusunun da kamuda istismar edilmesi nedeniyle ya kaldırılması ya da istisnai hale getirilmesi hem devlet hem de memur sendikalarınca ortak görüş olarak ortaya çıktı. Son dönemde sözleşmeli personel uygulamasının çok yaygınlaşması ve amacını aşar hale gelmesi, yakında sözleşmeli personel kavramının tamamen ortadan kalkmasına neden olacak. Hükümetin de bu statülerin kalkması konusunda Çalışma Bakanlığı aracılığıyla çalışmalar yaptığı bilinmekte.

DİPLOMAYA GÖRE TERFİ

Öne çıkan bir başka konu da, memurlar arasında 'kadro' ve 'derece' sisteminin birbirinin içine girmesi. Bu konuda da yakın zamanda çalışmalar başlayabilir. Özellikle yine 2013 yılı içerisinde memurların öğrenim durumlarına göre kadro derecelerine yükselmelerini sağlayacak bir model oluşturulacak. Bunun çalışmalarına da başlandı.

ÇOCUĞA İL DIŞI EĞİTİM

Çalıştayda ilk kez ortaya çıkan konular da var. Örneğin mahrumiyet yerlerine tayin edilen personelin eğitim çağındaki çocuklarının, mali yardım yapılmak suretiyle başka şehirlerde eğitim almalarını sağlayacak düzenlemeler yapılması fikri de ilk kez konuşulan konular arasında. Bu uygulamaya devletin sıcak baktığı bilinmekte.

HALSİZLİĞE NE İYİ GELİR ??




Bir çok kimse halsizlik sorunuyla karşı karşıya gelmiştir. Halsizliğin bir çok nedeni olduğu gibi Hastalıklar, uykusuzluk, ilaçlar, psikolojik rahatsızlıklar ve mevsim değişiklikleri halsizliğe neden olur.
Makalemizde halsizliğe iyi gelen bitkilerin neler olduğundan bahsedeceğiz..
Konuyu fazla uzatmadan halsizliğe ne iyi gelir bunlardan bahsedelim bahsedelim.

Ginseng:
Çin alternatif tıbbında ginseng bitkisi, bir çok hastalığın tedavisinde kullanılan bir şifalı bitkidir. Özellikle metobolizmayı kuvvetlendiren, vücuda direnç kazandıran ginseng halsizliğe iyi gelir. Ginseng aktarlarda ot olarak satıldığı gibi, eczanelerde de hap şeklinde satılmaktadır. Ginseng tabletlerini doktor kontrolünde almanız tavsiye edilir. Çünkü ginseng kilo almanıza yol açabilir.
Isırgan Otu: Isırgan otu birçok hastalığın tedavisinde kullanılan mucize bir bitkidir. Özellikle metobolizma rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılan ısırgan otu halsizliğe de iyi gelen bir bitkidir. Isırgan otunu hazırlayabilmek için 1 avuç taze ısırgan otu yada 1 tatlı kaşığı kurutulmuş ısırgan otu kullanmanız yeterlidir.
Biberiye Çayı: Biberiye çayı kan dolaşımını hızlandıran bitkisel çayların arasında sayılabilecek bir çaydır. Kan dolaşımı hızlı olan kişiler halsizlik problemiyle uğraşmak zorunda kalmazlar. Bu yüzden biberiye çayı halsizliği ortadan kaldırmaya birebirdir.
Bunların dışında karahindiba, rezene ve biberiye çayı da halsizliği ortadan kaldırmaktadır.
Bu bitki çaylarından günde 2-3 fincan içtiğiniz durumda halsizlik sorununuz ortadan kalkacaktırç

Sağlık Personellerinin, Emeklilik Zamanı ve Emeklilik Ücretleri


Memurların en fazla merak ettikleri konulardan birisi de ne zaman emekli olacakları ile emekli olduklarında ne kadar emekli maaşı alacakları hususudur. Bu yazımızda Daire Başkanı, Doktor, Uzman Doktor,hemşire, sağlık personeli, Memur, VHKİ, Bilgisayar İşletmeni, Şube Müdürü ve Polisin hiçbir yardım almaksızın kendi kendilerine ne zaman ve kaç yaşında emekli olacakları ile ne kadar emekli maaşı alacaklarının hesabını anlatmaya çalışacağız.
Maalesef bu konularda masum memurların bilgisizliğinden yararlanan simsarların türediğini görünce bu konuyu yazma gereği duyduk. Bu yazımızın sonunda memurların kendi kendilerine hem ne zaman emekli olacaklarını hem de ellerine geçecek emekli maaşlarını öğrenmeleri mümkün olacaktır.
Ne zaman emekli olacağınızı öğrenin!
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının internet sayfasında yer alan; http://uyg.sgk.gov.tr/HizmetHesabi4c/ adresine girerek sadece bazı bilgileri ekranda gördüğünüz kutucuklara yazmanız yeterli olacaktır. Bu işlemleri internet kullanmasını bilen belirttiğimiz adresi yazabilecek kadar bilgisi olan herkesin yapması mümkündür.
1- Her memur doğum tarihini yazabilir.
2- Cinsiyetini işaretleyebilir.
3- 4/c (Devredilen Emekli Sandığı) kapsamındaki hizmetlerinizi yani memuriyet başlangıç ve bitiş tarihlerini yazabilirsiniz.
4- Görevden ayrılıp yeniden göreve başlamışsanız her biri için başlangıç ve bitiş tarihlerini “Ekle” butonunu kullanarak belirtebilirsiniz.
5- 4/a (Devredilen SSK) yani sigortalı çalıştığınız süreler, 4/b (Devredilen Bağ-Kur) ve diğer(506 SK/20.Md tabi geçen) hizmetleriniz varsa ilgili alandan hizmetlerinizi ekleyiniz.
Bu veriler kutucuklara girildikten sonra karşınıza hesapla butonu çıkacaktır. Hesapla butonuna bastıktan sonra ise tabi olduğunuz emekli yaşınız ve tabi olduğunuz hizmet süreniz ortaya çıkacaktır. İşte bu kadar basit bir işlem için kimseye paranızı kaptırmayın diyoruz.
Ne kadar emekli maaşı alacaksınız?
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının internet sayfasında yer alan http://uyg.sgk.gov.tr/IkramiyeMaasHesapla4c/Welcome.do adresine girerek sadece bazı bilgileri ekranda gördüğünüz kutucuklara yazmanız yeterli olacaktır. Bu işlemleri internet kullanmasını bilen ve belirttiğimiz adresi yazabilecek kadar bilgisi olan herkesin yapması mümkündür.
Öncelikle bordronuzdaki bilgileri kutucuklara yazarak emekli maaşınızı hesaplayabiliriz. Yani her memur derece ve kademesini kutucuklara yazabilir. Ayrıca, ek göstergenizi de bordronuzdan öğrenebilirsiniz. Yine kıdem yılınız da bordronuzda yer almaktadır. Yani özetle kutucuklara yerleştireceğiniz bütün bilgiler bordronuzda yer almaktadır.
Bu veriler kutucuklara girildikten sonra karşınıza hesapla butonu çıkacaktır. Hesapla butonuna bastıktan sonra ise ne kadar emekli maaşı ve ikramiye alacağınız ortaya çıkacaktır. İşte bu kadar basit bir işlem için kimseye paranızı kaptırmayın diyoruz. Siz de hem emekli olacağınız yaşınızı, sürenizi ve emekli maaşınızı ve ikramiyenizi hesaplayabilirsiniz. İşte hepsi bu kadar.
sgk rehberi.com

2013 Yılı Kamuya Memur Alım Tarihleri


Kamu kurum ve kuruluşlarına ilk defa atanacaklar için 2013 yılı sınav ve yerleştirme takvimini açıkladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Basın Müşavirliği bugün bir açıklama yaparak, 2013 KPSS tercih bilgilerini yayınladı. Böylece kamuya ilk defa atanacaklar için 2013 yılına ait sınav ve yerleştirme takvimi de belli oldu.
2013 yılında iki kez gerçekleştirilecek yerleştirme takvimi ile ilgili olarak,
Devlet Personel Başkanlığı tarafından kamu kurum ve kuruluşlarından yerleştirme yapılacak kadro taleplerinin 1. Yerleştirme için 4 Mart-17 Mayıs 2013 tarihleri arasında toplanacağını, ÖSYM Başkanlığınca da adayların tercihlerinin 24 Haziran-3 Temmuz 2013 tarihleri arasında alınacağını ifade etti.
2. Yerleştirme takvimine ilişkin açıklamasında ise Devlet Personel Başkanlığı tarafından kamu kurum ve kuruluşlarından yerleştirme yapılacak kadro taleplerinin 12 Ağustos – 4 Ekim 2013 tarihleri arasında toplanacağını, ÖSYM Başkanlığınca da adayların tercihlerinin 18 Kasım-27 Kasım 2013 tarihleri arasında alınacağını kaydetti.
A Grubu kadrolar ile öğretmenlik kadrolarına atanacaklar için Kamu Personeli Seçme sınavının 6-7 Temmuz 2013 tarihlerinde, öğretmenlik alan testinin ise 14 Temmuz 2013 tarihinde yapılacağını, bu sınavlara başvuruların 6-15 Mayıs tarihleri arasında kabul edileceğini söyledi.

30 Ocak 2013 Çarşamba

SAÇ DÖKÜLMESİ NEDENLERİ


Saçın büyüme döngüsü belli başlı aşamalardan oluşur: Bir saç kökü 6  yıllık süre boyunca hızlı bir büyüme yaşar, ardından 6 aylık bir süre dinlenme evresine geçer, bu sırada saç artık uzamaz. Bundan sonraki evrede ise saç dökülür. Bu sürecin sonunda eski saç telinin yerini yeni bir saç teli alır. İlk evre olan büyüme evresinde saç teli ayda 1 – 1,5 santimetre kadar uzar. Ancak saç telinin bu sağlıklı döngüsü bazen belli başlı sebeplerden ötürü sekteye uğrar: Saç dökülmesinin en yaygın sebepleri yetersiz veya dengesiz beslenme, ilaçların yan etkileri, aşırı stres, hormonal bozukluklar veya bazı hastalık türleridir.
Saç telinin hayat döngüsü bozulduğunda kişiler belli miktarda saç dökülmesi yaşar. Ağır bir hastalık, geçirilen bir ameliyat, aşırı duygusal veya stres yüklü ruhsal durumlardan (boşanma, ölüm vs. gibi) belli bir süre sonra aşırı saç dökülmesi olduğu takdirde, kişi bu sefer de bu “saç dökülmesi” sebebiyle strese girer. Negatif düşünceler veya olumsuz duygular, anksiyite veya depresyon aşırı stres hormonu (adrenalin gibi) salgılanmasını tetikler. Bu güçlü hormonlar saç derisini ve saç köklerini besleyen kan akışını azaltırlar. Bu stres halinin uzun süre olması halinde saç kökleri yeterli besin ve oksijenden mahrum kalır, bu da saç kaybını arttırır. Stres kontrolü, hastalık veya ameliyatlardan sonra vücudu yeterince dinlendirmek bu tip saç dökülmesini önlemek için yapılabilecek en uygun şeylerdir.
Yine genetik yatkınlıklar veya hormonal bozukluklar, menopoz gibi durumlar kişilerde ani ve aşırı saç dökülmesini tetikler. Yine bazı ilaçların direk olarak saç üzerinde olumsuz etkileri vardır. Özellikle kemoterapide kullanılan kanser ilaçları, radyasyon, antidepresan ilaçları, bazı antibiyotikleri, doğum kontrol ilaçları saç dökülmesini tetikleyen önemli sebeplerdir. Hatta bazen anestezik ilaçlar dahi bölgesel ve aşırı saç dökülmesine sebep olabilmektedir.
Fiziksel zararlar sonucu oluşan kellik ise tedavi edilmesi pek mümkün olmayan kelliktir. Bu gibi durumlarda yapılabilecek en iyi şey saçı tarama yolunu değiştirmek olabilir. Yine saç için kullanılan şampuan, saç kremi, saç dökülmesi şampuanları veya saç kremleri ters etki yaparak saç dökülmesine sebep olabilirler. Bu yüzden bu tarz ürünleri kullanmadan önce içindeki malzemeleri iyice araştırmakta fayda vardır.

BOĞAZ AĞRISI


tıptaki adı farenjit olan ve genelde bazı hastalıkların habercisi olarak kabul edilen boğaz ağrısının en sık nedenleri arasında boğaz enfeksiyonları yer alıyor.
Boğaz ağrılarının büyük çoğunluğunun nedeni virüstür ve genellikle bir hafta içinde kendi kendilerine geçerler. Bakteri enfeksiyonlarının yaklaşık yüzde 10’unda tıbbi bakıma gerek duyulabilmektedir.
Hangi hastalıklarda boğazımız ağrır?
Soğuk algınlığı; boğazda kaşıntı ve ağrının yanı sıra, hapşırma, gözlerde sulanma, öksürme, düşük ateş, burun tıkanıklığı, hafif vücut ağrıları veya şiddetli olmayan baş ağrılarına da neden olur.
Mononükleoz da, şiddetli boğaz ağrısına neden olan, çok daha uzun süren bir virüs hastalığıdır. Kızamık, su çiçeği ve krup hastalığı da dahil olmak üzere, diğer virüs hastalıkları da genellikle boğaz ağrısı ile meydana gelir. Boğaz ağrısı ile bağlantılı bakteri enfeksiyonları arasında bademcik iltihabı, difteri ve yaygın görülmeyen bir bakteri enfeksiyonu olan epiglotit de bulunmaktadır.
Boğaz ağrısının nedenleri
Çoğu boğaz ağrısının nedeni soğuk algınlığı ve gribe neden olan mikroplarla aynı olan virüsler olup; ancak bütün boğaz ağrılarının virüs ya da bakteri enfeksiyonlarından ileri gelmemektedir. Boğaz ağrısının pek çok yaygın nedeni de bulunmaktadır. Bu nedenler arasında alerjiler, odalardaki havanın kuruluğu, kirlilik ve diğer tahriş ediciler, kas zorlanması, asit (gastro-özefagiyal reflü), HIV enfeksiyonu ve tümörler bulunmaktadır.
Risk faktörleri nelerdir?
-Yaş
-Sigara kullanmak veya dumanına maruz kalmak
-Alerjiler
-Kimyasal tahriş edicilere maruz kalma
-Kronik ya da sık görülen sinüs enfeksiyonları
-Kapalı yerlerde yaşama veya çalışma
-Bağışıklıkta düşüş
Ne zaman tıbbi yardım alınmalı?
Boğaz ağrılarının çoğu rahatsız edici olmakla beraber zararlı olmayıp, beş ila yedi gün içerisinde kendi kendine geçerler. Eğer; şiddetli olan veya bir haftadan daha uzun süren boğaz ağrısı, yutkunmada veya nefes almada büyük zorluk, boyunda acıyan veya şişmiş lenf düğümleri, boğazın arka tarafında irin, isilik, iki haftadan daha uzun süren ses kısıklığı, tükürük veya balgamda kan, gözlerde içe göçme, şiddetli yorgunluk, idrar çıkışında azalma ve nükseden boğaz ağrılarınız varsa mutlaka doktora görünmelisiniz.
Nasıl önlem alınmalı?
-Pek çok hastalıkta olduğu gibi boğaz ağrısında da kuşkusuz el yıkamanın büyük önemi bulunuyor. Hastalığı önlemenin tek ve aynı zamanda en basit yolunun el yıkamaktan geçmektedir.
-Çatal bıçakları, bardakları, mendilleri, yemek veya havluları başkaları ile paylaşmaktan kaçının. -Kamuya açık telefonlara veya çeşmelere ağzınızı değdirmekten kaçının.
-Hasta olan kişilerle yakın temastan kaçının.
-Kirliliğin yüksek olduğu günlerde mümkün olduğunca kapalı mekanlarda kalın.
-Sigara içmeyin ve sigara dumanına maruz kalmaktan kaçının.
-Eğer hava kuru ise evinizi nemlendirin.
Boğazı ağrıyanlara öneriler
-Sıvı alımınızı iki katına çıkarın. Sıvılar, balgamın ince tutulmasına ve kolay temizlenmesine yardımcı olur.
-Ilık ve tuzlu su ile gargara yapın. Su ile dolu bardağa yarım çay kaşığı tuz koyun, gargara yapın, daha sonra suyu tükürün. Bu sayede boğazınız temizlenecek ve balgamdan arınacaktır.
-Bal ve limon kullanın. Bal ve limonu karıştırarak çok sıcak bir bardak suyun içine ekleyin. Bal boğazınızı kaplar ve yumuşatır, limon da balgamın azaltılmasına yardım eder.
-Boğaz kapsülü veya sert bir şeker emin. Bu hareketin kendisi, mutlak rahatlama sağlamaz, ancak tükürük üretimini uyararak, boğazınızı yıkar ve arındırır. -Havayı nemlendirin. Havadaki nemi artırmak, balgam zarlarınızın kurumasını önler. Bu da iltihaplanmayı azaltarak uyumayı daha kolay hale getirir. Tuzlu burun spreyleri de işe yarar.
-Dumandan ve havayı kirleten diğer maddelerden uzak durun. Duman, ağrıyan boğazı tahriş eder. En azından hasta iken, sigarayı kesin ve ev temizleyicilerinden ya da boyadan ileri gelen tüm buharlardan kaçının. Ayrıca çocuklarınızı sigara dumanına maruz bırakmayın.
-Sesinizi dinlendirin. Eğer boğaz ağrınız gırtlağınızı (larenks) etkilediyse, konuşmak daha fazla tahrişe ve geçici ses kaybına (laranjit) neden olabilir.

görevde yükselme sınavında hak kazanan personelin atamaları bulundukları illere yapılmaya başlandı.


Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan görevde yükselme sınavında hak kazanan personelin atamaları bulundukları illere yapılmaya başlandı.
 
Bilindiği üzere; Sağlık Bakanlığı tarafından görevde yükselme sınavı ile 800 memur ve 2000 veri hazırlama ve kontrol işletmeni (VHKİ) kadro unvanına atama yapılması amacıyla 3 Mayıs 2011 - 5 Nisan 2012 tarihleri arasında görevde yükselme eğitimi gerçekleştirilmiş; buna müteakip 1 Eylül 2012 tarihinde görevde yükselme sınavı yapılmıştı.
Sendikamızın Sağlık Bakanlığı nezdinde gerçekleştirdiği girişimler sonucunda, yerleştirilmesi yapılacak 2000 VHKİ, 800 memur personelimizin mağdur olmaması adına, atamalarının kadro standardına bakılmaksızın bulundukları illere yapılması sağlanmıştır.
 
İSTENEN BELGELER
Buna göre; ‘Görevde Yükselme Sınavı’nda başarılı olarak atanmaya hak kazanmış personelin 03-07 Aralık 2012 tarihleri arasında sınav sonuç belgeleri, öğrenim düzeyini belirleyen diploma veya mezuniyet belgesinin tasdikli sureti, atama için gerekli diğer belgeler ile birlikte çalıştıkları ilin il sağlık müdürlükleri, halk sağlığı müdürlükleri ve kamu hastaneler birliği genel sekreterliklerine; Bakanlık ve bağlı kuruluşları merkez teşkilatı personelinin ise Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığının ilgili atama daire başkanlıklarına dilekçe ile başvuruda bulunacak.
 
MEMİŞ: ÇALIŞANLARIMIZA HAYIRLI OLSUN
Konu ile ilgili açıklama yapan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, “ VHKİ ve memur kadrolarına atanan arkadaşlarımıza görevlerinin hayırlı olmasını diliyoruz. Sendika olarak bundan sonraki amacımız, halen hizmetli kadrosunda olup veri hazırlama ve memurların görevlerini yapan, yaklaşık 8 bin personelimizin, yapmış oldukları işlerin karşılığı olan özlük, ekonomik ve sosyal haklarını alabilmeleri için veri hazırlama ve memur kadrolarına atanabilmelerini sağlamak için çalışacağız” dedi.

Kalp krizinde ilkyardım nasıl yapılmalı?


K ALBİNİZİ TANIYIN
Kalp krizinin belirtileri, tedavisi ve alınması gereken önlemlerin bilinmesi, kalp krizi için en iyi bakımın elde edilmesini sağlar.

Kalbiniz arabanızın motoruna benzer. Bir kas pompası olan kalbiniz günde yaklaşık 100 000 kez genişler ve kasılır ('çarpar'); vücudunuzun çalışması için yaklaşık 1000 litre kanın dolaşmasını sağlar.
Kalbin çalışmasına müdahale eden her şeyin hemen fark edilmesi ve geriye dönüşü olmayan olası hasarları önlemek için tedavi edilmesi gerekir. Gelişmiş ülkelerde kalp hastalığı birinci sıradaki ölüm nedenidir ve en belirgin belirtisi kalp krizidir.
ABD'de her yıl yaklaşık 1.5 milyon kişi kalp krizi geçirmektedir. Kalp krizi geçirenlerin üçte bir kadarı ilk 20 günde, %3-%12'si de bir yıl içinde yaşamlarını yitirmektedir. Kalp krizi geçirenlerin yalnızca %30'u krizden sonra 10 yıl yaşayabilmektedir.

KALP KRİZİ

BELİRTİLER:
Başlıca belirti göğsünüzde hissedeceğiniz kuvvetli bir sıkışma duygusudur.Bazı kişiler bunu kalbin sanki yumularak sıkışma şeklinde tarif ederler.Ağrı anjina ağrısı gibidir.Ancak nitrogliserine az cevap verir veya hiç vermez.

Kalp krizi birkaç anjina krizini takiben ortaya çıkabilir veya hiçbir şey yokken aniden meydana gelebilirler.Bununla birlikte egzersiz veya stress ortadan kalksa bile ağrı kesilmez. Ayrıca ağrı değişmez veya gidip gelmeli bir tarzda olabilir.

Ağrı gerginlik şeklinde bir rahatsızlık olabileceği gibi bazen de bir filin göğüs bölgesini ezmesi gibi bir duyu şeklini alabilir.Bazen ağrı özel durumlara da uymaz,bunlar özellikle yaşlı kişilerde şeker hastalığı olan kişilerdir.Böyle kişilerde göğüste veya üst karın bölgesinde herhangi bir uzun süreli ağrı belirleyici işaret olarak ortaya çıkabilir.Bu durumda fazla tıbbi dikkat gerekir.Bu ağrının hazımsızlık ağrısı olarak nitelendirilmesi gerekir.

Bazı kişilerde kalp krizinin esas belirtisi nefes alıp vermede ani olarak başlayan güçlüktür. Bu göğüs ağrısıyla birlikte olabilir veya olmayabilir.Aşağı yukarı vakaların %10’unda kalp krizinin tek belirtisi ani bayılma nöbetleridir.
Şeker hastalığı olan yaşlı kişilerde ağrı veya diğer belirtiler olmaksızın alışılmışın dışında bir kalp krizi meydana gelebilir.Bu sessiz kalp krizleri kalp içinde elektrokardiyogram vasıtasıyla elektrik impulslarının geçirilmesi sonucunda elde edilecek verimlerle ortaya çıkabilir.

KALP KRİZİ SIRASINDA NE OLUR:
• Kalp krizi, kalbi besleyen koroner atardamarların kalp kasının beslenmesini ciddi ölçüde azaltacak ya da engelleyecek kadar daralmasına ya da tıkanmasına bağlı olarak kalp kasının bir bölümünün hasara uğraması ya da ölmesiyle (miyokard enfarktüsü) ortaya çıkar.
• Kalbi besleyen koroner kan damarlarındaki tıkanma, damar çeperlerinde plak oluşmasına ('damar sertliği', ateroskleroz) ya da pıhtı oluşmasına (koroner tromboz) bağlı olabilir. Yineleyen kalp ağrısı ise kalbin oksijensiz kalmasıyla ilişkili olabilir (angina pektoris).

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
• İlk tedavi önlemleri oksijen, nitrogliserin, düşük doz aspirin ya da ağrı tedavisi olabilir. Kalpteki ritim bozukluklarını giderici antiaritmik ilaçlar ve kalp kasındaki hasarın ilerlemesini önlemek için beta-blokerler verilebilir.
• Hasta krizden sonraki ilk birkaç saat içinde hastaneye yatırılırsa pıhtıları eritmek için trombolitik ilaçlar verilebilir. Ayrıca anjiyo-plasti (daralan kalp damarlarının genişletilmesi) ya da koroner arter köprüleme (baypas) ameliyatı yapılabilir.

Kalp Krizleri Önlenebilir...
Her yıl ülkemizde onbinlerce insan kalp krizi geçirerek kaybediliyor. Bu ölümlerden pek çoğu hayatın en verimli çağında geliyor. Bilimsel çalışmalar belirli koşulların ve yaşam biçimlerinin kalp krizi tehlikesini arttırdığını, bu koşullar değiştirilirse kalp krizlerinin de azaltılıp önlenebileceğini ortaya koyuyor. Belirli sağlık önlemlerine dikkat edilir ve sağlık içinde yaşamanın gerekleri alışkanlık haline getirilirse aile içinde büyük, küçük herkesin bundan yararlanacağı tabiidir. Özellikle çocuklara erken yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme ve yaşama alışkanlıklarının kazandırılması onlara uzun ve sağlıklı bir ömür hazırlayacaktır.

1.SİGARA İÇMEYİNİZ
Sigara içmeyenlerde kalp krizine rastlanması olasılığı sigara içenlere oranla önemli ölçüde azdır. Sigara içmiş olupta bırakanlarda da kalp krizi ihtimali gittikçe azalarak zamanla hiç sigara içmemiş olanların durumuna yaklaşır. Sigarayı bırakarak çocuklarınız için de örnek olunuz. Siz sigara içmezseniz onların da sigaraya başlaması olasılığı azalır.

2.YÜKSEK TANSİYONUNUZ VARSA, TEDAVİ EDİLMELİSİNİZ
Yüksek tansiyon farkedilmez ve gereği gibi tedavi edilmezse kalp krizi, felç ve böbrek yetersizliği (üremi ) gibi öldürücü hastalıkların gelişmesi tehlikesi çok yüksektir. Yüksek tansiyonu normale düşürmek ve normal düzeyde devamını sağlamak mümkündür. Bunun için yemekler ve içeceklerle alınan sodyum miktarını azaltmak gerekir.En çok sodyum içeren madde sofra tuzudur. Yüksek tansiyonu olan bir kimse ilaçla tedavi görüyor olsa bile aldığı tuz miktarını azaltmalı, mutat olarak aldığı miktarın en çok üçte birine indirmelidir. Sodyum içeren sodalardan ve karbonat kullanımından vazgeçmelidir. Kilo fazlası varsa kendisi için normal olan ağırlığa düşmeli ve streslerden olabildiğince kaçınmalıdır. Bir çok kimsede sadece bu önlemlerle tansiyon önemli ölçüde düşürülebilir. Fakat pek çok hastada ayrıca ilaç tedevisi gerekir. Bu durumda hekimin vereceği ilacı yine hekim kesmedikçe veya değiştirmedikçe aksatmadan kullanılmalı ve ayrıca yukarıdaki önlemlere uyulmalıdır. Yüksek tansiyonu olan bir kimsenin eğer içiyorsa sigarayı bırakması herkesten daha fazla önem taşır.

3.YEMEKLERDE ALINAN KATI YAĞLAR VE KOLESTROL MİKTARI AZALTILMALIDIR
Damar sertliği ve buna bağlı hastalıkların gelişmesinde, yemeklerle alınan katı yağların ve yağsı bir madde olan kolesterolün rolü çok büyüktür. Katı yağlar deyince oda sıcaklığında sıvı halde bulunmayan anlaşılmalıdır. Bunlara tıp dilinde doymuş yağlar da denilmektedir. Tereyağy katı yağlara iyi bir örnektir.
Kırmızı et denilen koyun, kuzu, ve sığır etleri katı yağlar içerir. Tavuk etinin derisi ve beyaz olmayan bölümleri de katı yağdan zengindir. Sütte ve sütten yapılan yiyeceklerde değişen miktarda katı yağ bulunur. Bazı yiyecekler de çok miktarda kolesterol içerirler:

Yumurta sarısı, beyin, böbrekler, karaciğer gibi. Bu yiyecekler kandaki kolesterol miktarlarının artmasına yol açar. Yüksek kolesterol ise damar sertliği ve kalp krizi riskini arttıran önemli etkenlerden biridir.

Öte yandan “doymamış yağ “ denilen ve oda sıcaklığında sıvı halde bulunan ayçiçeği yağı, mısırözü yağı, haşhaş yağı gibi yağlar kandaki kolesterol miktarlarını azaltırlar. Zeytinyağı da bir doymamış yağ türüdür.

Katı yağlar yerine doymamış (sıvı) yağların kullanılması ve kolesterol içerdiği bilinen yiyeceklerden kaçınılması kan kolesterolünü belirli ölçüde düşürmeye devam eder. Bunun için şunlar tavsiye edilebilir:
Tavuk etinin beyazına ve doymamış yağlar içerdiği bilinen balık etine yemeklerinizde daha çok yer veriniz. Kuzu ve koyun eti yerine yağsız dana etini tercih ediniz.
Yemeklerinizi pişirirken, sıcak olarak yenilenler de dahil, sıvı yağları kullanınız. Günlük yağ kullanımınızın yarısı zeytinyağı, yarısı da ayçiçeği veya mısyıözü yağı gibi çok doymamış yağlardan oluşmalıdır. Margarin türü yağlarda oda sıcaklığında katıdırlar ve tereyağı gibidirler.
Yağı alınmış sütü ve böyle sütten yapılmış süt ürünlerini tercih ediniz. En az yağ içeren peynir, çökelek ve sert, yağsız beyaz peynirdir. Kaşar peyniri ve krem peynirler bol miktarda katı yağ ve kolesterol içerirler. Kaymak ise içinde katı yağ ve kolesterolün en fazla bulunduğu besin maddelerinden biridir, çikolatada bol miktarda kolesterol vardır. Bunlardan kaçınılmalıdır.
Bir besin maddesinde kolesterol bulunmaması önemlidir. Fakat katı yağ içeren bir besin, kolesterol içermezse bile kalp hastalığı riskini arttırıcı etkiye sahiptir.
Hekiminiz başka türlüsünü önermiyorsa bir hafta içinde sadece iki veya üç yumurta sarısı ile yetininiz. Öte yandan istatistikler şişmanlığın yaşam süresini önemli ölçüde azalttığını göstermektedir. Kilo fazlanız varsa normal vücut ağırlığına erişmek için hekiminizin yardımını isteyiniz. Çocuklarınız olması gereken kilonun üstünde ise onların da normal vücut ağırlığı içinde büyümelerini sağlamaya çalışınız. Şişman çocukların ileride şişman erişkinler olacağını ve sağlıklı bir diyetin çocuklukta kazanılan alışkanlıklarla daha kolay elde edilebildiğini unutmayınız.
Diyet düzenlemelerinin katlanılması zor katı yasaklar yerine daha ölçülü geliştirilen ve daha devamlı olarak uyulabilen biçimde olması için hekiminizin yardımını isteyiniz. Kalp krizi geçirmiş olan veya kalp krizi için yüksek risk altında bulunan kimselerde yukarıda belirtilenden daha sıkı bir diyet uygulamak gerekebilir.

4.ŞEKER HASTALIĞINA DİKKAT
Diyabet de denilen şeker hastalığı, daha çok kilo fazlası bulunan orta yaşlılarda görülür. Hafif olduğu durumlarda bir kimsede yıllarca farkına varılmadan, şikayete yol açmadan bulunabilir. Bu durumda bile şeker hastalığı, kalp hastalığı ve diğer damar bozuklukları tehlikesini önemli ölçüde arttırır. Belirli aralarla yapılacak genel sağlık kontrolleri diyabetin erken dönemde teşhisini, gerektiği gibi tedavisini ve hastanın normal, aktif bir yaşam sürmesini sağlayabilir.
Hekimin belirleyeceği ve normal vücut ağırlığını amaçlayan diyet, sigaradan kaçınmak, varsa yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi risk etkenlerinin kontrol ve tedavisi, gelebilecek kalp ve damar bozukluklarını büyük ölçüde önleyebilir.

5.DÜZENLİ EGZERSİZ
Bilimsel gözlemler, sakin ve hareketsiz bir günlük yaşam sürdürenlerde kalp krizlerinin yürüme, koşma, bisiklete binme ve yüzme gibi beden faaliyetlerini düzenli bir şekilde yapanlara oranla daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Yaşınıza ve sağlık durumunuza göre sizin için en uygun egzersiz biçiminin nasıl olacağını hekiminiz size söyleyecektir. Kendinize uygun bir egzersizi düzenli olarak uygulamakla, başka birçok yararları yanında kalp sağlığınızı da koruyacağınızı hatırdan çıkarmayınız.

6.DOĞUM KONTROL HAPLARI
Doğum kontrol haplarını kullanan kadınlarda kalp krizi olasılığının bir ölçüde arttığı bilinmektedir. Doğum kontrol hapları, özellikle kilo fazlası veya böbrek hastalığı bulunan veya gebeliği sırasında tansiyonu yükselmiş ya da ailesinde yüksek tansiyon olan kadınlarda tansiyonu yükseltebilir. Doğum kontrol hapları ile aynı zamanda sigara kullanmak özellikle tehlikelidir. Doğum kontrol haplarının 35 yaşından sonra kullanılmaması daha uygundur. Bu hapları hekiminizin tavsiyesi olmadan kullanmayınız.

7.DÜZENLİ SAĞLIK KONTROLLERİ YAPTIRINIZ
Yakın akrabalarınız içinde genç veya orta yaşlılıkta kalp hastalığından kaybedilmiş olanlar varsa bu, ailevi bir eğilimin olabileceği anlamına gelebilir; fakat sizin de kalp hastalığına yakalnmanızın kaçınılmaz olduğu demek değildir. Bu durum, yaşam biçiminiz için belirleyici olabilir. Belirli aralarla yaptıracağınız sağlık kontrolleri ile hekiminiz kalp hastalığı riskini azaltacak önlemleri size bildirebilir ve sağlayabilir.
KALBİNİZİN FAZLA YORULMASINI ÖNLEMEK İÇİN UYMANIZ GEREKENLER...
Günde üç öğün ve eşit miktarlarda yemek yemelisiniz.Bir öğün de fazla yemeyin, yavaş yiyin, acele etmeyin.
Sizi üzen, sinirlendiren, kızdıran durumlardan, kimselerden ve konulardan kaçınmaya çalışın. Kızgınlık, sinirlenme ve korku kalbinizin fazla çalışmasına yol açar.
Çok soğuk veya sıcak iklimde bulunmaktan kaçının.Yazın dışarıdaki faaliyetleriniz için günün serin zamanını seçin. Sıcak, kalbinizin fazla çalışmasına sebep olur. Çok soğuk veya rüzgarlı bir günde dışarı çıkarsanız ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ile kapatın ve soguk havayı içinize çekmeyin.
Faaliyetlerinizi kalbinizin dinlenmesine zaman ayıracak şekilde düzenleyin.
Örneğin: Günün veya haftanın işini planlayın. Ağır işleri gün içinde dağıtın ve araya hafif işler koyun.
Faaliyetleriniz arasına zaman koyun. Bütün işlerinizi sabah yapmaya çalışmayın. Bir kısmını öğleden sonra ve akşam yapın, arada dinlenin.
Yorulursanız, her ne yapıyor olursanız olun, 15-20 dakika kadar dinlenin. Örneğin bahçe işlerinin tümünü birden yapmak için kendinizi zorlamayın.
Acele etmemeye çalışın. Günlük işlerinizi planlayın, böylece acele etmeden ve sinirlenmeden bütün işlerinizi tamamlayın. Bir işi kısa sürede tamamlamanız gerektiğini düşünmeyin.
Sabah ve öğleden sonra olmak üzere en az 2 kere 20-30 dakika istirahat edin. Bunun için yatmanız gerekmez, yalnız dinlenin.
Her gece alışık olduğunuz kadar uyuyun. En az 6-8 saat uyumaya çalışın. Bir gece geç saatlere kadar oturup, ertesi gece bunu telafi etmeye çalışmayın. Geç yatacağınız gece gündüz bir süre uyumaya çalışın.
Çalışırken kollarınız omuz düzeyinin üstünde olursa, kalbinizin fazla çalışmasına sebep olur. Pencere silmek, çamaşır asmak gibi işlerden kaçının.

LABORANTLARIN TEK İSTEĞİ ATANMAK


Tıbbi Laboratuvar Teknisyen ve Teknikerleri
  Tıbbi Laboratuvar Teknisyenleri ve Teknikerleri olarak bu ülkede en az öğretmenler kadar mağduruz.
Onlar da 85 üstü puanlarla atanamıyor, biz de. Onlarda 260,000 mağdurdan 60,000 tanesi istihdam edilirken bizde 22,000 mağdurdan yalnızca 50 tanesi istihdam ediliyor. Merak ediyorum acaba öğretmenler ülke gündemine bu kadar oturmuşken bizi neden hiç gören yok ? Bildiğiniz üzere (veya bilmiyorsanız öğrenmiş olursunuz) hastane laboratuvarlarında gerçek laboratuvar teknisyenlerinin yerine alan dışı personel çalıştırılmaktadır ve bu sistem de yanlış teşhislerinin önünü iyice açmaktadır. Sağlık Bakanlığına bağlı müfettişlerin bir an önce görevlerinin başına geçmelerini ve halkımızın güvenerek geldiği devlet hastanelerindeki bu saçma ve iğrenç sisteme bir son vermelerini canı gönülden istiyor hatta haykırıyoruz. Gerçek laboratuvar teknisyenleri işsizken; temizlikçisi,sekreteri,elektrikçisi,kimyageri ve hayvan sağlıkçısı bu işi yapamaz. Adalet ve eşitlik istiyoruz, hastaneler bir an önce denetlenmeli ve bu olaya bir son verilmelidir. Böyle bir adım atıldığı zaman ortaya çıkacak iki önemli sonuç vardır: 1- Sağlıkta kalite ve güven artar.2- Biz Tıbbi Laborantların işsizlik sorunu çözülür. Kimse kendisinin veya yakınlarının hayati önem taşıyan tahlillerini sahte laborantların yapmasını istemez herhalde ?! Sizleri insanlık adına göreve çağırıyoruz, lütfen bu haykırışımıza bir kulak verin.



Laboratuar Teknisyeni-Teknikerleri olarak önerilerimiz;


1- Tıp fakültelerinde ve hastanelerde bildiğiniz üzere taşeron üzerinden birçok eğitimsiz eleman çalıştırılmaktadır.Ülke genelinde her hastaneden denetimler arttırılarak en az 2 eğitimsiz eleman çıkartılsa , 6 yıl egitim gören laboratuvarcıların yasal hakkı olan görev alanı çoğalacak ve atamaları artacaktır.


2- Uyguladığınız gayet başarılı aile hekimliklerinde az donanımlı laboratuvarların açılması ve her laboratuvarda en az 1 laboratuvar teknisyeni ve ya teknikerinin görev alması , hastalarımızın hastaneye gönderilmeden kısa süreli testlerinin çalıştırılmasına olanak sağlayacaktır.


3- Aile hekimliği Birimlerinde Laboratuar Kurulursa ;


Çalışılması kısa süreli olan testler şunlardır ;


1-)TAM İDRAR TETKİKİ

2-)GAİTA MİKROSKOBİSİ

3-) GAİTADA GİZLİ KAN

4-) TAMKAN

5-) SEDİMANTASYON HIZI

6-) SALMONELLA

7-) BRUCELLA

8-)İDRARDA GEBELİK TESTİ

9-) HbsAg ,A-Hbs, HIV, HCV (KASET TEST)

10-) KAN GRUBU TAYİNİ

11-) KÜÇÜK Bİ SPETROFOTOMETRİ İLE BAZI BİYOKİMYA TESTLERİ ÇALIŞILABİLİR.


4- İthal hemşire getirmek yerine ; zaten alt yapımızın olduğunu , derslerimizin kesiştiğini bildiğiniz üzere gerekli teorik-beceri eğitimi alarak laboratuvar teknisyen ve teknikerlerinin hemşire statüsünde görev yapabilmesi de bir çözüm önerimizdir.


5- Bu önerileri dikkate almanız durumda ülkemizde ki sağlık ile ilgili işsizlik oranı azalacak , 22 bin işsiz laboratuvar teknisyeni ve teknikerlerine iş olanağı sağlanmış olacaktır.

TEMEL İLK YARDIM VİDEOSU İZLE

İLK YARDIM hayat kurtarır her bir bireyin temel ilkyardımı bilmesi gerekir..

2012/5 sağlık bakanlığı atamaları taban puanları kaçta kaldı....

2012/5 sağlık bakanlığı atamaları taban puanları kaçta kaldı....



lisans EBE en düşük atama  (ERZURUM-THSK-TAŞRA)                   PUAN 49,86992
lise EBE (ŞIRNAK-THSK-TAŞRA)                                                   PUAN 62,00287
lisans HEMŞİRE en düşük atama (AĞRI-TKHK-TAŞRA)                   PUAN 60,02198
lise  HEMŞİRE (ŞIRNAK-TKHK-TAŞRA)                                        PUAN 73,36162
lise ÇEVRE SAĞLIĞI TEKNİSYENİ (HAKKARİ-THSK-TAŞRA)   PUAN 71,5283
lise TOPLUM SAĞLIĞI TEKNİSYENİ (ŞIRNAK-THSK-TAŞRA)   PUAN 69,3001
lise LABORATUVAR TEKNİSYENİ (HAKKARİ-TKHK-TAŞRA)    PUAN 87,33754
lise ACİL TIP TEKNİSYENİ (ŞIRNAK-THSK-TAŞRA)                    PUAN 68,74915
lise  RÖNTGEN TEKNİSYENİ (ŞIRNAK-TKHK-TAŞRA)               PUAN 77,8313
lise  ANESTEZİ TEKNİSYENİ (ŞIRNAK-TKHK-TAŞRA)                PUAN 81,6446
lise TIBBİ SEKRETER (HAKKARİ-TKHK-TAŞRA)                           PUAN 77,6980
önlisans EBE (ELAZIĞ-THSK-TAŞRA)                                                PUAN57,17684
önlisans HEMŞİRE (AĞRI-TKHK-TAŞRA)                                          PUAN 66,22346
önlisans RADYOLOJİ TEKNİKERİ (HAKKARİ-TKHK-TAŞRA)       PUAN 82,06397
önlisans LABORATUVAR TEKNİKERİ (ARDAHAN-THSK-TAŞRA) PUAN 84,75068
önlisans TIBBİ SEKRETER (HAKKARİ-THSK-TAŞRA)                      PUAN 80,27797
önlisans FİZİK TEDAVİ TEKNİKERİ (HAKKARİ-TKHK-TAŞRA)      PUAN 78,89121
önlisans DİYALİZ TEKNİKERİ HAKKARİ-TKHK-TAŞRA)                  PUAN 71,39251
önlisans ACİL TIP TEKNİKERİ (HAKKARİ-SB-TAŞRA)                      PUAN 59,71145
önlisans  AMELİYATHANE TEKNİKERİ (HAKKARİ-TKHK-TAŞRA) PUAN 68,54405
önlisans ÇEVRE SAĞLIĞI TEKNİKERİ (HAKKARİ-THSK-TAŞRA)    PUAN 61,00096
önlisan ANESTEZİ TEKNİKERİ (HAKKARİ-TKHK-TAŞRA)               PUAN 78,06114
önlisans ODYOMETRİ TEKNİKERİ (HAKKARİ-TKHK-TAŞRA)         PUAN 68,17142

25 Ocak 2013 Cuma

Yeni Sağlık Bakanı'nı tanıyalım

Yeni Sağlık Bakanı'nı tanıyalım: Rüşvet, camide seçim propagandası ve Erdoğan...


AKP’nin yeni Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nu tanıyalım. Müezzinoğlu’nun adı Wikileaks belgelerinde AKP’nin en çok yolsuzluğa karışmış isimlerden biri olarak gösterilirken, son seçim döneminde de camide seçim propagandası yapmıştı.
Erdoğan’ın İmam Hatip Lisesi’nden sınıf arkadaşı olan AKP’nin yeni Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Wikileaks belgelerinde ve son seçim döneminde cami propagandası ile gündeme gelmişti.
Rüşvet iddiası
Wikileaks'in AKP’nin iki bakanı ile ilgili yayınladığı rüşvet iddialarının yer aldığı belgede, “Eski AKP İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu”nun da rüşvete karışan isimler arasında olduğu belirtilmişti. ABD Ankara Büyükelçiliği kaynaklı 04ANKARA7211 kodlu belgede Müezzinoğlu dışında Abdülkadir Aksu ve Kürşad Tüzmen'in de isimleri yer almıştı.
Camide seçim propagandası
Müezzinoğlu ile ilgili bir diğer ilginç haber de son seçim döneminde Edirne’de yaptığı seçim çalışması olmuştu.
AKP İstanbul İl Başkanı olan ve 12 Haziran'da yapılan genel seçimlerde Edirne'den ilk sıra adayı gösterilen Mehmet Müezzinoğlu, Edirne'de Dilaverbey Mahallesi'ndeki Darülhadis Camii'nin avlusunda seçim propagandası yapmıştı.
Camideki propagandayı görüntülemeye çalışan gazetecileri de engelleyen Müezzinoğlu, "Bu özel sohbet, tanışıyoruz arkadaşlarla" diyerek caminin ışıklarını kapattırmıştı.
Cami avlusundan çıkarken gazetecilere, "Yatsı namazını kıldık, çıkarken cemaate takıldık" diyen Müezzinoğlu'nun bakanlık dönemi icraatları da şimdiden merak konusu oldu.
Özgeçmişinin kritik noktası: Erdoğan
Müezzinoğlu’nun kişisel web sitesinde yayınlanan özgeçmişindeki kritik nokta Erdoğan gibi görünüyor. Yine özgeçmişinde yer verdiği bir diğer ilginç nokta da 1983 yılında Meriç Nehri’ni kaçak olarak geçerek Türkiye’ye iltica etmesi oldu.
İşte yeni Sağlık Bakanı'nın web sitesinde yer verdiği özgeçmiş:
•9 Ocak 1955’te Gümülcine’nin Kozlukebir Köyü’nde doğdu.1970 yılında eğitim için İstanbul’a geldi.
•İstanbul İ.H.L’de Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ile aynı sınıfta okudu.
•1982 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi.
•1983 yılında Meriç Nehrini kaçak olarak geçerek Türkiye’ye iltica etti.
•1983-1986 yılları arasından Türkiyede Haymatlos (Dünya Vatandaşı) olarak ikamet etti.
•1986 yılında T.C. vatandaşı oldu. Aynı zamanda Haseki Hastanesi’nde dahiliye uzmanlığını tamamladı.
•1992 yılında Recep Tayyip Erdoğan ile RP’de siyaset yapmaya başladı.
•2002-2007 AKP İstanbul İl Başkanlığı yaptı.
•İstanbul-Avcılar’da bulunan özel bir hastanenin kurucusu ve ortağıdır.
(kaynak= soL - Haber Merkezi)